Şehrin kalabalığının, dokusuna uyumsuz renk ve büyüklükteki tabelaların gölgesindeki bir sanat eseri gibi duran asırlık binaların seslenişini bazen duymayız, duysak da yanından geçip gideriz, durup düşünmeyiz.
Caddenin dokusuna uygun sentez yapıdaki süslemeleri ile sanatın, barışın, hoşgörünün simgesi... Çünkü yapıldığı dönemin Devleti Osmanlı'nın toprak bütünlüğüne ithafen Rumeli, Anadolu, Afrika isimleriyle anılan bu üçleme binaların kuşkusuz en görkemlisi Rumeli Pasajı.
İnce işçilik, zarafet, güzelliklerin hepsi burada.. Günümüzde de sadece şehrin dokusunu bozmayan binaların yapımına izin verilse... Çevresindeki uyumsuz renkteki tabelalarda uyum ve renk bütünlüğü zorunlu hale gelse. Görüntü kirliliği olan oluşumlar azaltılsa... Bina yapmak için yapmasak bir asır öncesi mimari incelikleri örnek alsak tarihi çok hassas olan başta İstanbul gibi şehirleri bu hassasiyetle korusak...hem bunca güzellikleri bize kazandıran dönemin şahsiyetlerine bir borç olduğunu düşünüyorum hemde şehrin güzelliğini gelecek zamanlara aktarmak adına önemli...
Zamanın Ruhunu taşısa da zamansız bir yapı ve ileri görüşlü bir oluşumla yapılan şehir silüetlerinden birisi... Binadaki süsleme detayındaki Medusa başlığı binaya zarar vermek isteyenlere bir atıf olabilir.. Zarar vermek isterseler Medusa tarafından taşa dönüşmeleri an meselesi!!!
Rumeli Apartmanı Osmanlı Döneminde; Padişah II. Abdülhamit'in Baş Mabeyincisi Sarıca Ragıp Paşa tarafından 1897 de Caddei Kebir de inşa edilmiştir
Yazı ve Fotoğraf : Şeyma Tuna Dinç
