İsmail Şanal
Materyalizmin ve rasyonalizmin tükendiği, bizim ise başladığımız noktadır soyut.
Neşe, erdem, ahlâk, ilke ve sükûnet hep soyuttur ve batı bunu somut maddi imkânlara bağlayarak en büyük hatayı tekrar edip duruyor.
Kalıpları reddetmenin en modern yüzü oldu soyut.
Matematiğin zirvesi de soyut matematik!
Soyut resim öyle enteresan ki size şiir yazın diyorlar ama tek bir şartımız var kelime kullanmayacaksın.
Sanat görebilmektir. Aynı yere bakan herkes aynı şeyi görmüyor ise bu da sünnetullah olsa gerek. Neye düşkün isek nasibimiz odur.
Sevgili ebeveynim eğitimim konusunda çok hassas olunca diyalektik gereği ben de bir o kadar gamsız davrandım. Okul dışında neredeyse her şey ilgimi çekiyor, yeni renkler, sesler arıyordum. Biraz maymun iştahı biraz da çocukluğun getirdiği heves ile bazen kendimi dj mikserinde buluyordum, bazen de İnciraltı sahilinde balıkçı dedelerin isyankâr sohbetlerinde...
Kuralların dışına çıkma güdüsüyle hele ki rock dinleyenlerin satanist olduğuna dair asparagas haberlerin ayyuka çıktığı bir dönemde çok keyifli geçiyordu çocukluğum. O zamanlar tanıştığım bir ağabey vasıtasıyla hem Rufai-Cerrahi tekkelerine uğruyor hem de musikişinas bir abladan şan dersleri alıyordum, operayı kilise müziği olarak nitelemenin yanlış olduğunu 15-16 yaşında kavramam iyi oldu. Bakış açımı güçlendirmeye başladım işte o zaman.
Operayı durdurulamaz bir haykırış olarak zihnime kazıdım ve hem güçlü hem zarif olmanın en nadide örneğiydi benim için. Güçlü olmanın, muktedir olmanın nihai hedef olmadığını, toplumsal vazifelerimizi estetiğe dökmek mecburiyetinde olduğumuzu içselleştirdim.
Operanın resme etkisinden ziyade her sanatın bir diğerini kamçıladığını hissediyordum. Nasıl ki tarihimizde aynı âlim, hem fakih, hem cebirci olmuşsa veya felsefenin doruklarında seyreden bir zat aynı zamanda tıp ilminin de derinlerine inmişse ben de kendimi tek bir branşta sabitlemek zorunda değildim diye düşündüm.
Bana kalırsa sanat ve kültür, bakmayı öğrenince filizlenmeye başlar.
Babam birkaç hoca arkadaşıyla buluşup ney ve ud eşliğinde zikir ve meşk ayinleri yapardı. Oradaki estetiği yakalamam batının sömürgeciliğine rest olarak ortaya çıkan blues dinlerken açığa çıkan enerjinin eseri mesela. Sanatı tıpkı siyaset gibi araçsallaştırıverdim, o gün milat.
Şimdi business nedir? ‘Busy’ olmak değil mi yani meşgale. Bir şeyle meşgul iken bunu yapma sebebimizi durup düşünelim. Ya haz alıyoruz ya da mecburuz.
Ana hedef geçiminizi sağlamak ise sanat üretmek bizzat kabızlık sürecidir. Masraflarınızı ve standart giderlerinizi karşılamak adına ürettiğiniz şey bence sanat olmaktan çıkar. Bir felsefe klişesi olarak “sanat ne içindir, sanat için mi halk için mi?” İsmail Şanal'a sorarsanız sanat kendin içindir, fakat 'sen ne için yaşıyorsun' sorusunun cevabı eserlerinin de anlamını belirler.
Herkes ünlü olmak ister, herkes zengin olmak ister. İşin mühim kısmı ve senin karakterini belirleyen ise bu imkânlara kavuştuğunda nasıl bir yaşam sürdüğündür.
Sanat da böyledir, binlerce kişi sanat eseri ortaya koyar lakin çağlara imza atmak için anlamını bulması gerekir. Sanat eserini anlamlandırmak için evvela insan kendi yaşamını anlamlandırmalı.
Dünyaca ünlü ressamların ortak özelliği kendilerine has üslup geliştirmeleridir. Yani natürmort bir tabloda bir meyveyi daha pastel tonla ya da detaylandırarak çizmek sanat tarihinde kayda değer bir katkı sağlamayacağı için sizi bir yere götürmez. A noktasından b noktasına aynı süratle ve disiplinle giden binlerce otomobilin hiçbirini seyretme ihtiyacı duymazsınız. Kimi sanatçı sarhoş bir şoför gibi yalpalar, seyri tuhaf olunca ilginç bir şekilde ulusal veya küresel bir üne kavuşur. Kimi sanatçı offroad araçlar gibi kendisini mevcut yolların dışına atar ve tarzını ortaya koyar. Her yiğidin yoğurt yiyişi üzerindeki varyasyonlar nitekim…
Ben neler mi yapıyorum! Çoğu zaman, daha doğrusu yirmi yılı aşkın üzerinde titrediğim müzik türlerinin biri kısık sesle tıngırdarken bir yandan da sert, sade kahvemi hazırlıyorum. Ekseriyetle dev gibi kupada hazırladığım kahvem buz gibi oluyor, hele bir de ertesi güne falan sarkmışsa katran gibi, tam ağzıma layık... Zaman içerisinde olgunlaşmasını izlemek sade kahveye özgü bir beklentim değil bu arada.
Büyükçe bir tabloyu 4 ile 10 gün arasında falan tamamlayabiliyorum. Bazen de keyfekeder askıya alıyorum tabloyu, bir ay hiç dokunmadığım oluyor.
Fırçayı elime almadan çok önce günlerce, haftalarca eskiz üzerinde kafa patlattığım da azımsanmayacak kadar önemli bir süreç. Satrancı andırıyor olabilir belki ama en özgün eserleri var etmek adına hayal gücünü cesaretlendirip arşa çıkarmak en şiddetli gelgitlerle mümkün olabiliyor.
Ümit ettiğim kadraj, gezegenin bu en ışıltılı caddelerinde Nasrettin Hoca zekâsını, Yunus Emre dervişliğini, Dede Korkut bilgeliğini yansıtabilmek.
Kitabımın reklamını yapmak gibi olacak ama orada soyutu şöyle tasvir etmiştim: Soyut, görünmeyen değildir, bilmeyenin göremediğidir!
Çağdaş sanatın en yüklü gemisi olan soyut resim tebliğe ve pazarlamaya tabi değildir. Gizli bir frekansta yayın yapan radyo gibi çalışır ve özellikle onu arayandan başkası bulamaz. Bulunmayı da istemez kıymeti bilinmeyecekse.
Atom kendini parçalamaz. Bilen zerreyi bilir.”
Bir insan, hayatın seyri esnasında nerede, nasıl konumlanacağına kendisi karar veriyor ki bu kader anlayışımızda Yaradan’ın bize ikram ettiği en büyük nimet, aynı zamanda yük.
Fikrî manada savunmacı anlayışı oldum olası sevemedim. Topyekûn taarruzculuğa aidiyet hissetmekteyim. Dışavurumcu resim, kendi değerlerimizi geleneksel yöntemlerin dışına çıkarak sahneye koyma alternatiflerimden biri haline geldi.
“Aziz İstanbul” bizlere hem suç, cinayet, talanın hem de fazilet, ihsan, erdemin meyvelerini aynı tepside sunuyorsa tepsiyle beraber masayı da devirmeye karar verdim. İsterseniz ihbar edin, isterseniz oturup izleyin.
Abstract is the point where materialism and rationalism end and we start.
Joy, virtue, morality, principle and serenity are always abstract and the West keeps repeating the biggest mistake by linking it to concrete material possibilities.
Abstract has become the most modern face of rejecting patterns.
The pinnacle of mathematics is abstract mathematics!
Abstract painting is so interesting that they tell you to write a poem, but we have only one condition, you will not use words.
Art is seeing. If everyone who looks at the same place does not see the same thing, it must be sunnah. What we are fond of is our destiny.
When my dear parent was very sensitive about my education, I was just as carefree due to the dialectic. I was interested in almost everything except school, I was looking for new colors and sounds. With a bit of monkey appetite and a bit of enthusiasm from childhood, I sometimes found myself at the DJ mixer, sometimes in the rebellious conversations of fisherman grandfathers on the beach of İnciraltı...
My childhood was very enjoyable, especially at a time when news broke out that people who listen to rock were satanists with the motive of breaking the rules. At that time, I was visiting Rufai-Serrahi lodges and taking singing lessons from a musician through an older brother I met. That's when I started to strengthen my perspective.
I remember the opera as an unstoppable cry, and for me it was the rarest example of being both powerful and graceful. I have internalized that being strong and capable is not the ultimate goal, that we have to put our social duties into aesthetics.
Rather than the effect of opera on painting, I felt that each art stimulated the other. I thought that I did not have to fix myself in a single branch, just as the same scholar in our history was both a jurist and algebraist, or a person who was at the peak of philosophy also delved into the depths of medicine.
In my opinion, art and culture start to sprout once you learn to look.
My father would meet with a few of his teacher friends and perform dhikr and meşk rites with the accompaniment of the ney and oud. For example, my capture of the aesthetic there is the result of the energy released while listening to the blues, which emerged as a rest to the colonialism of the west. I instrumentalized art just like politics, that day was a milestone.
What is business now? Isn't being 'busy' busy? Let's stop and think about why we are doing this while we are busy with something. We either enjoy it or we have to.
If the main goal is to make a living, producing art is itself the process of constipation. I think what you produce to meet your expenses and standard expenses ceases to be art. As a philosophical cliché, “what is art for, for art or for the public?” If you ask İsmail Şanal, art is for yourself, but the answer to the question 'what do you live for' also determines the meaning of his works.
Everyone wants to be famous, everyone wants to be rich. The important part of the job and what determines your character is what kind of life you lead when you have these opportunities.
This is how art is, thousands of people create works of art, but it has to find its meaning in order to sign the ages. In order to make sense of the work of art, one must first make sense of his own life.
The common feature of world-famous painters is that they develop their own unique style. In other words, drawing a fruit in a pastel tone or in detail in a still life painting will not make a significant contribution to the history of art, so it will not take you anywhere. You don't need to watch any of the thousands of cars that go from point A to point B at the same speed and discipline. Some artists lurch like a drunk driver, and when their course becomes strange, they gain national or global fame in an interesting way. Some artists throw themselves out of the existing roads like offroad vehicles and reveal their style. As a matter of fact, the variations on the yogurt eating of every brave man…
What am I doing! Most of the time, I prepare my strong, black coffee while one of the music genres that I have been trembling about for more than twenty years is strumming in a low voice. My coffee, which I usually prepare in a giant mug, turns out to be icy, especially if it hangs the next day or something like tar, it's worthy of my mouth.
I can complete a large painting in about 4 to 10 days. Sometimes I suspend the painting arbitrarily, sometimes I don't touch it for a month.
It is a very important process that I spent days and weeks pondering over the sketch long before I picked up the brush. It may be reminiscent of chess, but in order to create the most original works, it is possible to encourage the imagination and reach the throne with the strongest tides.
The frame I hope is to reflect the intelligence of Nasreddin Hodja, the dervishness of Yunus Emre, and the wisdom of Dede Korkut in these brightest streets of the planet.
It would be like advertising my book, but there I described the abstract as follows: Abstract is not invisible, it is what those who do not know cannot see!
Abstract painting, which is the heaviest vessel of contemporary art, is not subject to notification and marketing. It works like a radio broadcasting on a hidden frequency, and no one but the one who specifically seeks it can find it. He doesn't want to be found either, if his value will not be appreciated.
Atom cannot split itself. He who knows, knows the iota.”
A person decides for himself where and how he will be positioned during the course of life, which in our understanding of destiny is the greatest blessing and burden that the Creator has bestowed upon us.
I have a defensive mentality in the intellectual sense, but I could not possibly like it. I feel a sense of belonging to total aggression. Expressionist painting has become one of my alternatives to staging our values beyond traditional methods.
If "Aziz Istanbul" offers us the fruits of crime, murder, plunder and virtue, benevolence and virtue on the same tray, I decided to overturn the table with the tray. Report if you want, sit and watch if you want.